13 Temmuz 2018 Cuma

Edis: "Duşta bir saat ağladım"

Son dönemde ‘Yalan’ şarkısına çektiği klip ve Yıldız Tilbe’ye saygı albümünde seslendirdiği şarkıyla gündemde olan Edis özel ve iş hayatına dair merak edilenleri Hürriyet’ten Hakan Gence’ye anlattı. İşte o röportajda öne çıkan başlıklar…


* Dört single, bir albüm, dolup taşan konserler, çok tıklanan klipler... Popstar olmaya alıştınız mı?
- Popstar olmak ne demek?
* Pop şarkı söyleyerek popüler olan demek.
- Ben popstar olduğuma katılmıyorum.
* Neden?
- Çünkü bu lafı çok plastik ve yurtdışından devşirme buluyorum. Ayrıca popstarlık bana geçici bir şey gibi geliyor.


 * Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
- Ben sadece Edis’im.
* Nasıl biridir ‘Edis’?
- Müzikte kendi yolum, tarzım var. Pop ve onun yanında birçok türü karıştırarak icralarda bulunuyorum. İnsanlar için artık bir ‘Edis’ var. Bunu yaratabilmek benim için çok önemliydi. Albümden sonra oldu.
  * Bu süreçte neler değişti hayatınızda?
- Çok çalışmaya başladım. Sabahtan akşama kadar koşturuyorum. Kendime zaman ayıramıyorum. Tatil bile yapamıyorum. Gerçekten yorgunum. Kitap almaya vaktim yok. Kendime bir kindle aldım. Oradan kitap indirip 30 sayfa falan okuyup uyuyakalıyorum.
* O ışıltılı dünya aslında o kadar parlak değil mi yani?
- Siz işin sahnedeki ışıklı halini görüyorsunuz. Parlak olan şey o ışık. Ama normal hayatta öyle bir şey yok, kimse seni alkışlamıyor.
* Neler yaşanıyor o ışıklar sönünce?
- İşten işe koştururken kendimi robot gibi hissediyorum. Mesela yeni bir eve taşındım... Gündüzleri sokakta insanlar yanıma geliyor, fotoğraf çektirmek istiyor. Gece eve döndüğümde tek başıma pencereden dışarıyı izliyor ve kendimle bir hesaplaşmanın içine giriyorum. Şunu anladım: Bu iş seni, kendinle yalnız kalmaya maruz bırakıyor.


* Müzik sektöründe sizi hayal kırıklığına uğratan bir şey oldu mu?
- Evet, başlardaki saflığım...
* Nasıl bir saflıktan bahsediyorsunuz?
- Aslında anlatmak istediğim; her şeyde olduğu gibi sanatta da kapital sistemin olması.
* Biraz açar mısınız?
- İnsanların, yaptığın işe sanat değil, para gözüyle bakıyor olması üzücü. Müzisyen kafalarda duygular hassastır, hayaller kurarız. Ama bu işte bazen öyle bir nokta geliyor ki sanat falan bir yana, birlikte çalıştığın insanların sadece para düşündüğünü anlıyorsun. Bu bende travma yarattı.

 * Nasıl bir travma?
- Güven duygumu kaybettim. Sadece iyiliğimi isteyen insanları hayatımdan ayıklama süresi uzun geçti. Sonra da çalıştığım insanlara karşı güven sorunları yaşadım. Ve anladım ki şüphe insanın zehri.
* Bu anlattıklarınızdan sonra savrulmaktan korkuyor musunuz?
- Allah dağına göre kar veriyor. Ben hayatım boyunca bunun hayalini kurdum, bunun için yaşayıp çalıştım. Yaşadıklarıma alışmama gibi bir şansım yok.
* Özel hayat?
- Hiçbir şey değişmedi. Gelgitli. Ekibime hep “Beni bir yollayın da gidip âşık olup döneyim” diyorum. Şimdi aşk yok.
* Sizi hiç tanımayan birine kendinizi nasıl anlatırsınız?
- Duyarlı, hayata karşı yeterli farkındalığı olan ve bu farkındalıklarla sana da koşulsuz şartsız yardım etmeye hazır bir adam.


* Hakkınızda bilinen en büyük yanlış?
- Ailemin çok zengin sanılması.
* Neden öyle düşünüyorlar?
- Suratımız zengin ne yapalım (gülüyor). Bir keresinde, “Bu çocukta kızları ağına düşürüp sonra bırakan, dizilerdeki yakışıklı, zengin, kötü çocuk tipi var” demişlerdi.
* O halde nasıl bir aileniz var?
- İzmirliyim, tek çocuğum. Babam emekli tekstilci. Annem otelci. Müziğe ilgimi ben bebekken anladılar. Dört yaşında anaokulu öğretmenimin yönlendirmesiyle piyano eğitimine başladım. Sonra okul etkinlikleri için sahneye çıktım. İlk şarkımı çocukken yazdım.

 * Nasıl keşfedildiniz?
- Eski menajerimle bir gece bir karaoke barda karşılaştık. Beni sahnede gördükten sonra iş teklif etti.
* Konservatuvarı bıraktığınız için pişman mısınız? 
- Benim yolumda doğru bir karardı. Bu ülkede ünlü olmadan da sanat yapılsa, devlet tarafından güvenceli bir şekilde, iyi paralar kazanabilse, insanlar konservatuvarlardan çıkmaz. Ya da aileleri tarafından başka tahsil yapmaları için baskıya uğramazlar. Bizde sorun sanatın algılanış şekli, magazinel hayatla karıştırılması. Yarım bırakmış olsam da konservatuvar bana gerçek işimi öğretti.
* Sizi Tarkan’a rakip gösteriyorlar. Bir gün Tarkan ve Kenan Doğulu gibi isimlerin olduğu devler ligine girer misiniz? 
- Bence rakip göstermiyor, sadece magazin yapıyorlar. Onlar benim büyüklerim, ikisini de çok seviyorum, zaman zaman hayatıma ışık oldular. Herkesin dönemi, yolu, tarzı farklı.
* Pop müzikte uzun zamandır yeni star arayışı var. Sizce neden yeni star ve hit şarkı çıkmıyor?
- Çıkıyor, sadece starlaşma süresi artık daha uzun. Hit sorununda hemfikirim, dünyada da bir kıtlık söz konusu. Ama yavaş yavaş geçiyor sanki.


* Nedir sizin başarınızın sırrı?
- Şarkılarım, şarkılarla ve insanlarla iletişimimin gücü.
* Diğer müzisyenlerden farkınız ne?
- Ruhum olabilir! Kafamda bir müzik var, onu yaratıyoruz. Başkaları da aynı aranjörlerle çalışıyor. Ben çalıştığım zaman bir aranjman ruhu oluşuyor. O alışveriş, dostluk ve Allah vergisi yetenek...
 * 90’lısınız. Sizin neslin politikayla arası nasıl?
- Biz apolitik değil, hatta çok politiğiz. Ama durduğumuz yer, bence ‘ülkeler üstü’. 
Dünya insanı olduğumuzun farkındayız. Ben bu anlamda neslimizi seviyorum.

* Müzik dışında Türkiye ve dünyayla ilgili ne gibi dertleriniz var? 
- Doğaya sahip çıkmak zorundayız. Bu klişe bir slogan değil. Gerçekten iklimsel değişiklikler, kirlilik kendini birebir hissettiriyor. İnsanoğlunun ilkelliğine, caniliğine hayret ediyorum. İstismar haberleri, kadına şiddet, cinayetler ve binlercesi... Belki de son günlerde en çok üzüldüğüm şeyler toplumsal... Bu yüzden UNFPA’yla (Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu) işbirliği yapmak, onların sözcüsü olmak beni bir nebze rahatlattı.



''Duşta bir saat ağladım''
Zorlu PSM’de ‘Ân’ albümüyle birlikte bir lansman konseri verdim. Sabah 10’da insanlar kapıda kuyruk olmaya başlayınca “Galiba bu gece bir şeyleri anlayacağım” diye düşündüm. Konserde yeni çıkmış albümü ezbere söyleyen seyircileri görünce inanamadım! Kulise girdim ve duşta bir saat boyunca ağladım. Çünkü bunu o kadar çok istemiştim ki!
Her saniye başka bir kapı açılabilir
Çok stresli, çok gelgitli ve çok yorucu bir iş bu. Uzaktan göründüğüyle alakası yok. Sakinliği, dinginliği unutmalısın. Vazgeçmemelisin, her saniye başka bir kapı açılabilir. Çok spesifik anlatabilirim ama gerek yok. Bu işin hayalini kuranlar, gerçekten neyi hayal ettiklerini iyi bilmeli.


Yorum Gönder

NEW
© SIMPLY EDIS | Edis Görgülü Fan Club. Design by StefMag