Müzik otoritelerinin "Sonunda beklenen star geldi" dediği isim. İlk Harbiye konseri tıklım tıkış oldu. Kafası hep “Daha iyisi nasıl yapılır?” sorusuyla meşgul. Söz, şarkı sözlerinin erotik bulunmasına gelince şöyle diyor: Sözlerim bence hiç erotik değil. Sevginin büyük bir parçası sevgiliyi dudağından öpmek. Erotik yazsam zaten ooo...
Röpörtaj; Oya Çınar
oya.cinar@posta.com.tr
9 Ağustos’ta ilk Harbiye konserinizde merdiven biletleri bile satıldı. Ne hissettirdi?
Rüya gibiydi. Büyülendim. Ama hem rüya gibiydi hem de olağan.
Bu ne demek?
Haklısın, ne hissettiğimi anlatamıyorum kimseye. Sabahında annem ve babam, “Nasıl hissediyorsun?” dediler. “Zaten olması gereken buymuş gibi” dedim. Seyirci sayısı çok şaşırdığım bir mevzu değil, daha önce 60 bin kişiye de konser verdim. Ama Harbiye’nin başka bir duygusu var. 2 Eylül’de ikincisi olacak. Hep ilerisine odaklıyım.
İNSANLAR ÇOK SİNİRLİ HERKES MUTSUZ AMA UNUTMAYIN Kİ DÜNYA FANİ
Davetlilerle uzunca sohbet ettiniz. “Dünya fani unutmayın” dediniz.
Normalde hiç konuşkan değilimdir, orada biraz çenem düştü (Gülüyor). Albümümün adını neden ‘An’ koyduğumu anlatıyordum. Çok büyük bir sevgi patlaması yaşadım içimde. “Umarım siz de benim gibi hayallerinize ulaşırsınız. Ama ulaşamazsanız da üzülmeyin, dünyanın fani olduğunu unutmayın” dedim. Çünkü neticede yaşadığımız her şey geçici. Benim mottom bu.
Eğlence tavanken o söz nereden geldi aklınıza?
İnsanlar çok sinirli, çok mutsuz, herkes birbiriyle dalaşıyor. Onu anlatmak istedim. Genç bir kitlem var. Naçizane mesajımı vermek istedim. Kimseyi yönlendirmek haddim değil ama en azından kendimden birkaç parça verirsem kendi yollarını bulmalarında onlara küçük bir hediye olur diye düşündüm.
FEMİNİST BİR BAKIÇ AÇISIYLA YAŞADIM
Kadınların sözünün geçtiği anaerkil bir ailede büyümüşsünüz. Bugünkü Edis’i nasıl etkiledi bu durum?
Feminist bir bakış açısıyla yaşadım. İnsanlığın temel kavramlarının başında cinsiyet geliyor. Cinsiyet eşitliğine nasıl bakarsanız hayatınız öyle şekilleniyor. Anaerkil bir ailede büyümek yaşadığım toplumdaki birçok şeye eleştirel bakma fırsatı sundu bana. Ve o fırsatlar dahilinde dünyayı daha kolay anlayabildim. Bilinçaltımızda hiyerarşik bir durum var ve kullandığımız dil bile hep kadın bedeni üzerinden yürüyor. Benim için esas olan cinsiyet eşitliği.
Anksiyete tedavisi görmüşsünüz. Sizi mutsuz eden neydi?
O dönem ailemde çok ciddi sağlık problemleri vardı. Onları anlatmadığım için sanki şöhret bunalımındaymışım gibi algılandı. Bir taraftan hastanedeyim, annem kemoterapi alıyor diğer taraftan konserlerdeyim, çok ışıklı bir dünyanın içindeyim. Öyle olunca dışarıdaki dünya çok yapay geldi. O mutluluk çok sahteymiş gibi hissettim ve kızdım her şeye. Sonuçta sosyal anksiyete geçirdim. Çünkü profesyonel bir maske giyiyorsun ve o yoruyor insanı. Gerçekle aradaki dengeyi kuramadım ben.
O ‘ışıklı’ dünyada sizi en rahatsız eden ne?
Çok şey var ama en rahatsız edici olanı herkesin ekonomik beklentilerinin ön planda olması… Herkes kazanacağı paraya bakıyor. Ben öyle bakmıyorum. Benim derdim ise en saf noktada sanatını üretmek ve iyi icra etmek. Bunun için de parayı cebe değil, işine, insanlarla iletişimine yatıracaksın…
28 yaşındasınız “Ben artık oldum” duygusu geliyor mu?
Geliyor. Oturtuyorum artık bir şeyleri. Onu da söylemezsem kendime ayıp yani. Ha sorarsan bana hiçbir zaman yetmez. Yapımcım hep eleştirir beni, “Artık bir tatmin olsana” diye. Olmaz, çünkü biliyorum ki hep daha iyisi yapılabilir.
ARTIK HİÇ UTANGAÇ DEĞİLİM ESKİDENDİ O
Utangaçmışsınız. Ama şarkı sözleriniz erotik bulunuyor. ‘Bir Dudak Bir Yanak’, ‘Ser Beni Mindere’, ‘Sevişmemiz Olay’...
Şu an hiç utangaç değilim, eskidendi o. Bunlar bence hiç erotik değil. Sevginin büyük bir parçası sevgiliyi dudağından öpmek. Erotik yazsam zaten ooo (Gülüyor)...
Erotizm ne sizce?
Onu ben bilmiyorum. Erotizm deyince film geliyor benim aklıma. İnsan sevdiğiyle yaşadığı şeye erotizm demez bence. Aşktır o. Zaten her şeyi yaşıyoruz sevdiğimizle. Yaşamıyormuşuz gibi davranmak ikiyüzlülük. Mesela ‘An’ şarkımda “O an herkes gibi çırılçıplak ama bir bakan gitmez bir daha” diyorum. Kendimizi de övüyorum. Aşkı yüceltiyorum orada. Evet, bu cüretkarlık ama bence asla erotizm değil. Ben ne yaşıyorsam onu anlatıyorum. Bugüne kadar kendimi hiç sansürlemedim. Yazıp da sildiğim hiçbir sözüm olmadı.
Aşk ne sizin için?
Dünyanın en saf duygusu. Aşk herkes için aynı. Ve sadece yaşarken anladığın bir şey.
Bazıları da aşık olduğunu ilişki bitince anladığını söylüyor.
O hırs bence, aşk değil.
Nasıl kadınlardan hoşlanırsınız?
Asla kategorize etmem. Kadını şekillendirmek gibi geliyor bu bana.
MAALESEF TOPLUM OLARAK ÇILDIRIYORUZ
Ülke gündemini takip ediyor musunuz?
Olabildiğince her şeyden haberdarım. Maalesef toplum olarak çıldırıyoruz hepimiz. Her şeyi karşıdan bekliyoruz, bu saçma. “Bireysel olarak ben ne yapıyorum? Mevcut sorunla ilgili destekçi miyim, köstekçi miyim?” diye düşünmek gerekiyor. Birini yargıladığımızda ya da dedikodusunu yaptığımızda ne kadar cinsiyetçi konuşuyoruz? Bunları sorgulamamız lazım. Toplumsal değişimler öyle kolay olmaz, bireysel değişimle başlar. Bu uzun bir yol. Her ne kadar tahammülümüz azalsa da olaya hep iyi tarafından bakıyorum. Umutsuz değilim yani.
Yedigün reklamlarında da izliyoruz sizi…
Yedigün küçükken en sevdiğim içecekti ve ilk reklam filmim. İlkler önemlidir. Ben de bir markayım. İki markanın birleşmesinin sunumu oldu, bir flört durumu. Sevgili gibiyiz. Kendimi Yedigün gibi hissediyorum sokakta dolaşırken. Baksana halime, şişe gibiyim (Gülüyor).
“Asla reklamını yapmam” dediğiniz bir ürün var mı?
Cinsiyet eşitliğine hakaret eden, kadına belli roller biçen bir projede yer almam. Onun dışında deterjan da sucuk da süt de olur, fark etmez.
Yorum Gönder